Yılmaz Güney'in Ermeni Soykırımına Bakışı
Yılmaz Güney sadece bir sinemacı değil aynı zamanda:yazar,şair,düşünce insanıdır.Yılmaz Güney halkların yaşadıkları sorunlara çözüm yolları önermiş;çözüm yollarının içinde bulunmuş,görev almıştır.
Yılmaz Güney'in Halkların Daimi Mahkemesi'ne sunduğu mesaj yıl 1984 Paris-Fransa
''Sayın Başkan,Değerli Mahkemenizin Ermenilere yapılan soykırımla ilgili bir duruşma yapacağını ilgiyle öğrenmiş buluyorum.Bu Sorun adaletsever en azından benim gibi Türkiye asıllı insanları duyarsız bırakamazdı.Bunun için bazı gözlemlerimi düşüncelerimi sunmak istiyorum.
1-Bu soykırımın gerçek olduğu,bana göre kuşkuya yer bırakmamaktadır.Agresif karakterde ulusçuluğa kapılan dönemin yöneticilerinin rüyası Türkiye'den Orta asya steplerine kadar uzanan Panturanist bir imparatorluk kurmaktı.Ancak Türkiye'de Türklerin yaşadığı topraklarda Kafkasya ve Orta-Asya'da yaşayan Türki halkları birbiriden ayıran bölgelerde Kürt ve Ermeniler yaşıyorlardı.
Bu engeli ortadan kaldırmak için,İttihat ve Terakki hükümeti bu iki halkı ortadan kaldırmayı kararlaştırdı.1915'ten itibaren uygulanan planlı ve sistematik bir politikayla,kolektif katliamlar ve zorunlu yığınsal göçler,Ermenilerin Türkiye'den yok olmaklarıyla sonuçlandı.Birinci Dünya Savaşı sırasında,bu aynı politika kapsamında 700.000 Kürt İç Anadoluya sürüldü.
2-Bu soykırım eğer zamanında uluslararası toplumlar tarafından tanınmış,Uluslar Cemiyeti 1920'lerden itibaren insanlığa karşı işlenmiş bu suçu yargılamış ve sert bir cezaya çarptırmış olsaydı,Kemalist yöneticiler muhtemelen kendi yönetimleri altındaki Kürtlere de Ermenilere yapılanı reva görüp 1924'ten 1940'a dek onların üçte birine sürgün ve kırım uygulamayı denemezdi.
3-Demokratik bir rejim tarihsel gerçeği tanımış,bu suçu işleyenleri mahkum etmiş,sonunda kendi Türk halkının böyle anlamsız katastrofa sürüklenmesine sebep oldu kuşkusuz.
En azından şehit Ermeni halkının anısı önünde saygıyla eğilmişti...Adalet ve onur kaygısı,tüm gerçeğin ortaya koyulması ve ilan edilmesini sağlayan aynı sizinki gibi bir mahkemeyi Ankara'da yapmayı getirirdi kuşkusuz.Ne yazık ki kendi halkını ezen,terör uygulayan Türk rejimi böylesi onurlu bir davranışta bulunmaktan uzaktır.Türkiye nüfusunun dörtte birini oluşturan milyonlarca Kürdün kendi toprağı üzerindeki varlığını bile inkar etmeyi sürdürdüğü bilindiğinden bu rejimden başka ne istenebilirdi ki.
Ve Kürtler spesifik/özel haklar isteminde bulundukları zaman,Ankara'daki yöneticiler onları basit olarak Ermenilerin uğratıldığıyla tehdit ediyorlar.Diktatörlük,gerçekte yurtdışındaki müttefikleriyle finansörlerine yönelik damla damla akıtarak oluşturduğu yalanlarla propaganda yapmaktadır.
4-Büyük güçler tarafından cezalandırılmaktan korkmayan,aksine onların özellikle de ABD ve Federal Almanya tarafından yardım ve destek gören Türk askeri diktatörlüğünün,öte yandan da özgürlük ve insan haklarıyla ilgili açıklamalarda bulunmaktan vazgeçmediğini tespit ediyorum.
5-Tarihsel gerçeğin tanınması bölgenin sınanmış halklarından birini öbürüne karşı çıkarma ve ırkçı nefret uyandırmayı getirmemelidir.Günümüz Türkleri,bundan 60 senedende fazla zaman öncesi,bitmekte olan despot,kriminal bir imparatorluk rejimince atalarının işlediği suçlar için sorumlu tutulamazlar.Anti-Türk ırkçılığı,bana Ankara'daki yöneticilerin Anti-Ermeni ve Anti-Kürt histerisi kadar mahkum edilesi geliyor.
Sayın Başkan,
İzninize sığınarak,büyük bir sessizlik ve kayıtsızlık şartları altında Ermeni halkının başına getirilenlerin artık hiçbir zaman tekrarlanmaması amacıyla yapılan bu gözlemler ışığında formüle edilen arzum,Mahkemenizin alacağı kararın uluslararası makamlar tarafından kaile alınmasıdır.
YILMAZ GÜNEY''
Yılmaz Güney'in Halkların Daimi Mahkemesi'ne sunduğu mesaj yıl 1984 Paris-Fransa
''Sayın Başkan,Değerli Mahkemenizin Ermenilere yapılan soykırımla ilgili bir duruşma yapacağını ilgiyle öğrenmiş buluyorum.Bu Sorun adaletsever en azından benim gibi Türkiye asıllı insanları duyarsız bırakamazdı.Bunun için bazı gözlemlerimi düşüncelerimi sunmak istiyorum.
1-Bu soykırımın gerçek olduğu,bana göre kuşkuya yer bırakmamaktadır.Agresif karakterde ulusçuluğa kapılan dönemin yöneticilerinin rüyası Türkiye'den Orta asya steplerine kadar uzanan Panturanist bir imparatorluk kurmaktı.Ancak Türkiye'de Türklerin yaşadığı topraklarda Kafkasya ve Orta-Asya'da yaşayan Türki halkları birbiriden ayıran bölgelerde Kürt ve Ermeniler yaşıyorlardı.
Bu engeli ortadan kaldırmak için,İttihat ve Terakki hükümeti bu iki halkı ortadan kaldırmayı kararlaştırdı.1915'ten itibaren uygulanan planlı ve sistematik bir politikayla,kolektif katliamlar ve zorunlu yığınsal göçler,Ermenilerin Türkiye'den yok olmaklarıyla sonuçlandı.Birinci Dünya Savaşı sırasında,bu aynı politika kapsamında 700.000 Kürt İç Anadoluya sürüldü.
2-Bu soykırım eğer zamanında uluslararası toplumlar tarafından tanınmış,Uluslar Cemiyeti 1920'lerden itibaren insanlığa karşı işlenmiş bu suçu yargılamış ve sert bir cezaya çarptırmış olsaydı,Kemalist yöneticiler muhtemelen kendi yönetimleri altındaki Kürtlere de Ermenilere yapılanı reva görüp 1924'ten 1940'a dek onların üçte birine sürgün ve kırım uygulamayı denemezdi.
3-Demokratik bir rejim tarihsel gerçeği tanımış,bu suçu işleyenleri mahkum etmiş,sonunda kendi Türk halkının böyle anlamsız katastrofa sürüklenmesine sebep oldu kuşkusuz.
En azından şehit Ermeni halkının anısı önünde saygıyla eğilmişti...Adalet ve onur kaygısı,tüm gerçeğin ortaya koyulması ve ilan edilmesini sağlayan aynı sizinki gibi bir mahkemeyi Ankara'da yapmayı getirirdi kuşkusuz.Ne yazık ki kendi halkını ezen,terör uygulayan Türk rejimi böylesi onurlu bir davranışta bulunmaktan uzaktır.Türkiye nüfusunun dörtte birini oluşturan milyonlarca Kürdün kendi toprağı üzerindeki varlığını bile inkar etmeyi sürdürdüğü bilindiğinden bu rejimden başka ne istenebilirdi ki.
Ve Kürtler spesifik/özel haklar isteminde bulundukları zaman,Ankara'daki yöneticiler onları basit olarak Ermenilerin uğratıldığıyla tehdit ediyorlar.Diktatörlük,gerçekte yurtdışındaki müttefikleriyle finansörlerine yönelik damla damla akıtarak oluşturduğu yalanlarla propaganda yapmaktadır.
4-Büyük güçler tarafından cezalandırılmaktan korkmayan,aksine onların özellikle de ABD ve Federal Almanya tarafından yardım ve destek gören Türk askeri diktatörlüğünün,öte yandan da özgürlük ve insan haklarıyla ilgili açıklamalarda bulunmaktan vazgeçmediğini tespit ediyorum.
5-Tarihsel gerçeğin tanınması bölgenin sınanmış halklarından birini öbürüne karşı çıkarma ve ırkçı nefret uyandırmayı getirmemelidir.Günümüz Türkleri,bundan 60 senedende fazla zaman öncesi,bitmekte olan despot,kriminal bir imparatorluk rejimince atalarının işlediği suçlar için sorumlu tutulamazlar.Anti-Türk ırkçılığı,bana Ankara'daki yöneticilerin Anti-Ermeni ve Anti-Kürt histerisi kadar mahkum edilesi geliyor.
Sayın Başkan,
İzninize sığınarak,büyük bir sessizlik ve kayıtsızlık şartları altında Ermeni halkının başına getirilenlerin artık hiçbir zaman tekrarlanmaması amacıyla yapılan bu gözlemler ışığında formüle edilen arzum,Mahkemenizin alacağı kararın uluslararası makamlar tarafından kaile alınmasıdır.
YILMAZ GÜNEY''
Yorumlar
Yorum Gönder