KADINA ŞİDDET

Son dönemde her güne bir kadın cinayeti haberiyle başlıyoruz ve kadın cinayetlerine medyada hep ''erkek terörü, erkek şiddeti'' olarak yer veriliyor. Erkek birgün uyandığında bugün hayatımda bir değişiklik yapayım bir kadın öldüreyim mi diyor yoksa kendisinin toplumda imtiyazlı konumda bulunuşu, sistem mi onu bu davranışa itiyor. Sistemin erkeğin davranışlarının şekillenmesindeki rolü hep göz ardı ediliyor; çünkü sistemin işine böylesi geliyor. Ne oldu da bütün güzelliklerin yaratıcısı, bolluğun simgesi olarak görülen, tanrılaştırılan kadın şimdi bütün kötülüklerin simgesi olarak gösteriliyor. Bu duruma yol açan toplumun sınıflı yapıda oluşudur. Sınıf savaşının olduğu toplumlarda üretim aracını elinde bulunduranlar isteklerine uygun olarak siyasi, toplumsal, hukuki, dini yapıyı ve cinsler arasındaki ilişkiyi şekillendiriler. Sınıflı toplumsal yapının başlangıcını tarımın başlangıcı oluşturur;  tarımın başlangıcı ise kadının toplumsal yaşamda ikinci konuma itilişinin başlangıcını oluşturur. Kadının yaşamınındaki bu değişiklikle birlikte artık hiçbir şey kadın için eskisi gibi olmamıştır.

Sömürü, cinsler arası eşitsizlik, savaş gibi toplumsal olgulara yol açan mevcut siyasal sistemin devamını sağlayan en önemli şey bireyler arasında cins, kültürel farklılık, renk gibi nedenlerden meydana gelen bölünme ve nefret ortamıdır. Bu yüzden farklılıkların toplumsal yaşamda ön plana çıkartılması sistemin işine gelir. Gezi sürecinde söylenen türbanlı bacımı dövdüler söylemide bu amaca hizmet ediyordu. Türbanlı bacımı dövdüler söylemiyle kadın hareketini bölmek, türbanlı ve türbansız ayrımı yaratarak toplumlar arasında kültürel farklılıkları olan bireyler arasında nefret ortamı yaratılması istenmiştir. Kadına yönelik şiddetin sorumlusu erkektir söylemi ise cinsler arasında bölünme yaratmayı amaçlayan bir söylemdir. Şiddet uygulayan erkeğin sadece ön plana çıkartılması kadınların öfkesinin erkeğe yöneltilmesi, olayın sistem botunu unutturmak amaçlıdır.

Kadına yönelik şiddet sınıfsal ve uluslararası bir sorundur. Kadınlar kendilerine yönelik şiddet sorununu ulusal boyuttan ne kadar uluslararası boyuta taşırlarsa mevcut siyasal sistemde soruna yönelik olarak olumlu adım atma baskısı o kadar artacaktır; çünkü ezilenlerin dayanışması ezenlere karşı verdikleri mücadelede en güçlü silahlarıdır. Yazımı Nazım'ın sözüyle bitirmek istiyorum: '' kadınlarımızın yüzleri acılarımızın kitabıdır''.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKİYE'DE TANINMIŞ KİŞİLERİN KÜRTLERLE İLGİLİ SÖZLERİ

Kadını Kadının Mücadelesini Anlatan Filmler

ATATÜRK DEVRİMLERİ